Kadın ve Erkeğin Ortak Derdi Kısırlık

Kısırlık, tedavisi uzun süren, maddi külfeti olan ve psikolojik baskı yaratan bir süreç. Dünyada çiftlerin yaklaşık yüzde 10'u kısırlık sorunuyla uğraşıyor. Türkiye'de ise aynı dertten muzdarip olan 2 milyon çift, bebek özlemi çekiyor.

Kısırlık yani infertilite, 1 yıl boyunca düzenli ve yeterli sayıda korunmasız cinsel ilişkiye rağmen gebeliğin gerçekleşmemesi olarak tanımlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, çiftlerin yüzde 8 ile 10'unda kısırlık sorunu bulunuyor.

Kısırlığa neden olan faktörleri ve tedavi seçeneklerini anlatan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Burcu Kardeş Arslan, "Bunun anlamı dünya çapında 50 ile 80 milyon insanın kısırlık sorunuyla karşı karşıya kaldığıdır" diyor ve ükemizde de kısırlık oranının dünya ortalaması ile aynı olduğunu söylüyor.

"Gebelik için öncelikle yumurta gelişiminin düzgün olması, yumurtlamanın gerçekleşmesi, yumurtanın tüplerden geçerken sperm ile döllenmesi ve oluşan gebelik ürününün, yani embriyonunun rahim içine gelerek yerleşmesi gerekir. Bu olaylardan birinde problem olması gebeliği engeller" diye konuşan Arslan, kısırlıkta erkeğe ve kadına ait nedenlerin eşit oranda dağıldığını belirtiyor.

YÜZDE 15'İNDE NEDEN BULUNMUYOR
"Çocuk sahibi olamayan ailelerin 1/3’ünde erkekte sorun varken, 1/3’ünde kadında sorun saptanmaktadır. Geri kalan 1/3’te ise her ikisinde de problemler mevcuttur. Ancak hemen söylemek gerekir ki yapılan infertil çiftlerin yaklaşık yüzde 15’inde kesin neden saptanamamaktadır ve bu hasta grubu açıklanamayan kısırlık olarak adlandırılmaktadır."

DOĞURGANLIĞIN EN ÜST SEVİYEDE OLDUĞU YAŞLAR
Kısırlıkta kadına ait nedenlerin başında, eğitim hayatının uzaması ve iş yaşamı nedeniyle kadınların hamile kalma yaşlarının gecikmesi gösteriliyor. Jinekologlar, modern yaşamın doğurganlık üzerindeki en önemli ve olumsuz etkisinin bu olduğu görüşünde birleşiyor. 25 ile 27’li yaşlarda maksimum seviye olan doğurganlık, 32 yaşından sonra inişe geçiyor. Biyolojik saat ilerledikçe kadının gebe kalma şansı giderek azalıyor, çünkü yaş ile birlikte yumurta sayısı azalıyor ve kalitesi de düşüyor.

Yumurtlama bozukluklarının kadında en sık görülen infertilite nedeni olduğunu vurgulayan Dr. Arslan, kadında kısırlığa neden olan diğer faktörleri; yumurta kanallarının (fallop tüpleri) tıkalı olması, rahim (uterus) ve kanalların doğumsal anormallikleri, iyi huylu rahim urları (miyomlar) ve uterus içi yapışıklıklar olarak sıralıyor ve şöyle devam ediyor:

ERKEK KISIRLIĞININ EN ÖNEMLİ NEDENİ: VARİKOSEL
"Sonuç olarak gebeliğin oluşabilmesi için kadının yumurtlaması, yumurta hücresinin karın boşluğuna atılması, bunun sağlam tüpler tarafından yakalanması, tüplerde erkekten gelen sperm ile karşılaşarak döllenmesi ve bu döllenen yumurtanın rahim içine gelerek rahim iç tabakasına yuvalanması gerekiyor. Basitçe söylemek gerekirse buradaki olaylardan birinde aksaklık oluşursa gebelik meydana gelmez ve kısırlıktan söz edilir. Erkek kısırlığının en sık görülen nedenleri arasında ise yüzde 42 ile varikosel gelir. Varikosel’i, enfeksiyonlar, hormonal nedenler, genetik nedenler, inmemiş testis, testis yetmezliği ve cinsel fonksiyon bozuklukları izler."

Kısırlık tedavisinde kullanılan yardımcı üreme tekniklerinden biri de tüp bebek yöntemi. Yöntem, kadın vücudunda üretilen yumurta hücrelerinin vücut dışına alınarak erkeğin spermi ile laboratuvar ortamında döllenmesi ve elde edilen embriyonun kadın rahmine yerleştirilmesi ilkesine dayanıyor.

KISIRLIK TEDAVİSİNDE TÜP BEBEK VE MİKROENJEKSİYON
"Tüp bebek veya mikroenjeksiyon, tüplerin tıkalı olması, ciddi sperm bozuklukları, diğer tedavilerle başarı elde edilmeyen endometriozis hastaları, yumurtlama bozuklukları, hafif sperm bozuklukları ve açıklanamayan kısırlık hastalarında uygulanan yöntemlerdir. Mikroenjeksiyon, (ICSI) sperm sayısının ya da hareketliliğinin yetersiz olduğu, sperm şekillerinin bozuk olduğu veya diğer tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda kullanılan bir yardımcı üreme tekniğidir. Tek bir sperm hücresi kadından elde edilen yumurtanın içerisine mikroskop altında çok ince bir iğne yardımı ile enjekte edilir. Bu yolla, laboratuvar ortamında döllenme sağlanır."

DOĞRU ZAMANDA VE YETERLİ SAYIDA CİNSEL İLİŞKİ
Gebeliğin gerçekleşmesinin birçok faktöre bağlı olduğunu vurgulayan, "Esas önemli olan doğru zamanlama ve yeterli sayıda cinsel ilişkidir" diyen Jinekolog Arslan, doğru zamandan ne anlamak gerektiğini şöyle açıklıyor:

"Zamanlamadan kasıt; yumurtlama olduktan sonra spermin bu yumurtayı yakalayarak döllenmenin sağlanmasıdır. Ancak her kadının yumurtlama dönemi farklılık gösterebilir. Bu nedenle doğru zamanlama konusunda çiftlere yardımcı olabilecek bazı uygulamalar da mevcuttur. Tabii ki cinsel ilişki sıklığının yanında, yeterliliği de bizim için çok önemli. Çiftlere haftada ortalama 3 kez cinsel ilişkiyi önermekteyiz. Ancak kimi zaman stres başta olmak üzere bazı faktörlerden dolayı kadınlarda, vajinal kuruluğa, ağrılı cinsel ilişkiye (Disparoni) ve zamanlı cinsel ilişkiye (Timed İntercourse) bağlı şikayetler gözlenebilmekte ve ilişki sayısında da sıkıntı olabilmektedir. Bu sıkıntılar yaşandığında ise bazı vajinal jeller kullanılabilir.

VAJİNAL ORTAM UYGUN HALE GETİRİLMELİ
Ancak kullanılacak vajinal jellerin, spermlerin hareketliliğine ve yaşamasına engel olmaması, kadınlarda ise bakteri üremesi, mantar, kaşıntı gibi problemlere sebep olmaması için iyi seçilmesi gerekir. İçerdiği doğal arabinogalaktan bitki şekeri sayesinde spermlere zarar vermeyen, hatta sperm hücrelerine antioksidan destek sağlayarak güçlendiren ve doğal yolla gebeliği sağlamaya yardımcı olan ürünler de var. Bu tür ürünlerin infertil çiftlerde vajinal ortamı spermler için daha uygun ve doğal hale getirdiğine, spermlere antioksidan destek sağlayarak güçlendirip, gebelik şansını arttırdığına yönelik yayınlar mevcuttur."

"Öncelikle amacımız hastalarımızın doğal yollarla gebe kalmalarını sağlamak ve boş yere hormon tedavisi ve cerrahi işlemlere maruz kalmalarını önlemektir" diyen Dr. Arslan, ovulasyon yani yumurtlama tayininin gebe kalamayan kadınlarda çok büyük bir öneme sahip olduğunu söylüyor.

HAMİLE KALMADA DOĞRU OVULASYON ZAMANI NEDEN ÖNEMLİ?
"Bu sebeple, doğal yolla hamile kalmak isteyen çiftlere, doğru ovülasyon zamanını belirleyip, yeterli sayıda cinsel beraberlikte bulunmalarını tavsiye ediyoruz. Sadece yumurtlama tayini ve buna göre planlanan cinsel ilişki ile birçok hastamız bebek sahibi olmuştur. Unutmamak gerekir ki gereksiz yere başlanan kısırlık tedavisinin çiftlere yüklediği baskı ve stres çiftin gebelik şansını azaltacaktır. Kısırlık ile ilgili tedavilerin hemen hepsi hormon temelli tedavilerdir ve muhtemel yan etkileri mevcuttur. Bu tür tedavilere başlamadan önce mutlaka doğal yolların denenmesini, eğer bunda başarı sağlanamazsa ilaç tedavisi ve diğer yardımcı üreme tedavilerine başvurulmasını öneririm."

Sağlık bakanlığının tüp bebek merkezleriyle ilgili yeni düzenlemesini ve embriyo sayısına getirilen kısıtlamayı olumlu karşıladığını belirten Dr. Arslan'ın düzenlemele ilgili yorumu ise şöyle:

ÇOĞUL GEBELİKLERİN CİDDİ RİSKLERİ OLABİLİYOR
"Tüp bebek tedavisinde esas amaç tekiz gebelik olmalıdır. Bildiğimiz gibi çoğul gebeliklerin birçok olumsuz yönleri var. Ancak çiftlerin durumlarına ve geçmişte gördüğü başarısız tedavi sayısına göre, birden fazla embriyo transferine imkan sağlayan bir düzenleme olabilir. Ayrıca, 40 yaş üstü kadınlarda fazla sayıda embriyo transferi gerekebiliyor. Bu bütün dünyanın kabul ettiği bir şey ama uygun ve gebelik şansı yüksek olan hastaya az embriyo vermek, yaşı ve başarısız tedavi sayısı fazla olan kadınlara birden fazla embriyo transferi yapmak, ülkemiz koşulları için daha uygun olur diye düşünüyorum."

Tüp bebek uygulamalarında embriyo sayısının fazlalığı, erken doğum, anne karnındaki bebeğin kaybedilmesi ve gebeliğin ilerleyen zamanlarında anne adayında yüksek tansiyon gibi problemlerin ortaya çıkmasına neden olabiliyor.