Hayat'a dair bilgiler

Günlük yaşamımızda lazım olabilecek güncel bilgi ve içerik

Bel Soğukluğu (gonore)

"Bel soğukluğu" yalnızca erkeklere özgü bir hastalık değildir.

"Bel soğukluğu" erkeklerde penis başından meni görünümünde akıntı ve idrar yaparken yanma ile seyreden enfeksiyonu tarif etmek için kullanılan bir terimdir.

Hastalık erkeklerde daha sık belirti verdiği ve tanısı akıntının özelliklerine bakarak nispeten kolay konduğundan toplumumuzda sanki yalnızca erkeklerde görülen bir hastalıkmış izlenimi uyanmıştır. Gerçekte hastalık cinsel yolla yayılır ve kadınlara kolaylıkla bulaşarak kadının genital sisteminde ciddi hasarlar oluşturabilir.

Erken hamilelik belirtileri

1.mide bulantısı,baş dönmesi
2.yorgunluk ve sürekli uyku hali
3.alt karında şişkinlik
4.akıntının artması
5.göğüslerin şişmesi hassasiyet
6.göğüs uçlarının renginin koyulaşması
7.sık sık idrara çıkma
8.bel ağrısı
9.ağızda kuruluk
10.ağızda metal tadı hissetmek
11.kokulara aşırı hassasiyet
12.iştah artması
13.mide yanması
14.idrar kokusunda değişme
15.kasıkta batma,kramp
16.gazlı olmak
17.eklemlerin ağrıması

Doğum Kontrol Hapları (Oral Kontraseptifler)

Yumurtlama (ovulasyon) sürecinin geçici olarak durdurulmasını sağlayan haplardır. En yaygın kullanılan doğum kontrol hapları östrojen ve progesteron hormonunun ikisini birden içeren kombine haplardır.

Düzenli olarak kullanıldıklarında doğum kontrol haplarının koruyuculuk oranları çok yüksektir.

Kullanım şeması:
3 hafta kullan- 1hafta bırak, veya
21 gün kullan- 7 gün ara ver; şeklinde özetlenebilir.
İlk kez başlayacak olanların ilk hapı adet başlangıcının tercihen birinci günü,
en geç beşinci günü almaları gerekir.
* Hergün belli bir saatte bir tablet tok karnına alınır.
* Kutuda 21 tablet bulunur.
* İçinde bulunan 21 tabletin bitiminden sonra bir hafta ilaç alınmaz.
* Bu bir haftalık dönemde adet görülür.

AIDS Hakkında

AIDS, (Acquired Immune Deficieny Syndrome) vücudun bağışıklık sistemini çökerten HIV ( Human İmmunodeficency Virüs) virüsünün yol açtığı bir hastalık. Dünyada her gün yaklaşık 16 bin kişinin yakalandığı düşünülen AIDS, bağışıklık sistemini çökertmesi nedeniyle vücudu her türlü mikroba karşı dirençsiz bırakıyor. HIV virüsü, uzun yıllar sessiz kalsa bile diğer hastalıkların oluşumunu hızlandırıp organizmayı sinsi sinsi yok ediyor. Zararsız hastalıklar bile bağışıklık sistemi hasar görmüş insanlarda ağır ve ölümcül durumlara neden olabiliyor.

CİNSEL TEMAS VE KAN AIDS üç yolla bulaşıyor. Cinsel ilişki, kan yoluyla ve anneden bebeğe. Bunların dışında AIDS in bulaşması hemen hemen imkansız. AIDS li kişi ile kucaklaşmak, el sıkışmak, kullandığı tabak, çatal, bardak gibi eşyaları kullanmak veya aynı sosyal ortamlarda bulunmak hatta aynı havuzu kullanmak bile hastalığın bulaşması için risk taşımıyor. AIDS en çok cinsel ilişki yoluyla bulaşıyor. Cinsel ilişki sırasında cinsel organlarında ve makattaki zedelenmeler mikrobun vücuda girmesine neden oluyor. AIDS in bulaşması için cinsel organların zedelenmiş olması da şart değil. En fazla risk altında olanlar ise kadınlar. Çünkü meni yüksek yoğunlukta mikrop içeriyor. Kan ve kan ürünleri, organ ve doku nakli, tıraş bıçağı, diş fırçası ve enjektör paylaşımıyla bulaşıyor.

Mikroptan arındırılmamış yani sterilize edilmemiş iğne, enjektör, makas, jilet hatta manikür-pedikür için kullanılan kesici aletler her zaman risk taşıyor. AIDS; kan ve cinsel temas dışında anneden bebeğe de bulaşabiliyor. Hamilelikte, doğum sırasında veya anne sütü ile bebeğe geçebiliyor.

Ergenlikte aşırı atıştırmak obezite nedeni

Ergenlik; 10-19 yaş grubu olarak tanımlanan ve bebeklikten sonra büyümenin en hızlı olduğu dönem. Bu dönemdeki dengesiz ve sağlıksız beslenme kilo fazlalığına yol açıyor.



Obezitenin son yıllarda gençlerde görülme oranının % 10’nun üzerine çıktığını belirten Diyetisyen Aysu Aydın, ergenlerin beslenmesinin genellikle dengesiz ve yetersiz olduğunu söyledi. Aydın, bu dönemde dışarıda yemek yeme sıklığı arttığı için beslenme alışkanlıklarının değiştiğini, fast food tüketiminin arttığını belirtti:

Ergenlik Döneminin Fiziksel Gelişimi

Ergenlik çağı tek bir bilim dalı açsından anlaşılması ve tanımlanması güç bir devredir. Bu bilim dalı istek fizik, biyoloji, psikoloji, pedogoji, ister eğitim olsun, her birinin bir gencin gelişmesine katkısı olup, bireyde değişikliklerin yer aldığı çağdır. Özellikle biyolojik, psikolojik ve sosyal olarak bir gelişme ve olgunlaşmanın yer aldığı bu dönem çocukluktan erginliğe bir geçiş dönemidir. Ergenliğin başlangıcı kızlar ve erkeklerde belirli biyolojik değişmelerle başlar. Bu devre ülkemizde kızlarda ortalama 10-12, erkeklerde 12-14 yaşlar arası başlar. Ergenlik çağına girişten önceki yıllarda boy ve ağırlık bakımından bir yavaşlamadan sonra gelişmede giderek hızlanan bir artış izlenir. Ülkemizde gelişim batı ülkelerinden daha önce oluşmaktadır.

Yazın Ağız Kokusunu Önlemenin Yolları

Yaz aylarında genellikle daha fazla yiyecek tüketiriz. Mangal partileri, yoğun asitli yiyecekler bu aylar da sıkça tercih ettiğimiz beslenme biçimidir. Fakat bu yiyecekler ağzımızda oldukça kötü bir koku bırakabilir. Tatil keyfinin daha uzun süreli yaşayabilmek, konuşurken ve gülerken çevremizdeki insanlara daha ferah bir nefes ile yaklaşmayı kim istemez ki ağız kokusundan kurtulmak için yapabileceklerimiz konusunda Diş Hekimi Çağdaş Kışlaoğlu, uygulanması oldukça basit olan bilgiler verdi...

AĞIZ KOKUSUNA NELER YOL AÇAR?

Diş çürüğünü engellemenin yolu

Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Özcan Akan, diş çürümelerinin önüne doğru fırça ve düzenli diş fırçalama ile geçilebileceğini söyledi.

Ağız bakımının ihmal edilmesi sonucu dişin en dış tabakası olan mine tabakasının tahribata uğramasıyla diş çürüğünün oluşmaya başladığını belirten Dr. Akan, ağızda oluşan bakteri plağı şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda kalan artıklarından asit oluşturduğunu ve bu asitin dişin yüzeyinde hasara yol açtığını kaydetti. Akan, ihmal edilirse derin çürüğün pulpa olarak adlandırılan dişin özüne kadar ulaşmasıyla bakteri ve toksinlerinin burada bulunan damar ve sinirleri harabiyete uğratması sonucu iltihap olayı başladığına dikkat çekti.

Diş eti hastalıkları kemik erimesi yapıyor

Diş ve diş eti sorunlarının, dişteki iltihapların tüm vücuda yayılabileceğini belirten Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) Genel Sekreteri Süha Alpay, bunun hamile bayanlar da düşüklere sebep olabileceğine dikkat çekti.

Alpay, sabah ve akşam olmak üzere günde iki kere diş fırçalamanın yeterli olduğunu ifade ederek, en önemlisinin akşam fırçalamak olduğunu söyledi. Bazı araştırmaların ise, bir kez fırçalamanın bile yeterli olduğunu gösterdiğini bildiren Alpay, diş ve diş eti sorunları olanların günde üç kere fırçalamasının yararlı olacağını belirtti. Sabah kalkar kalkmaz diş fırçalamayı da öneren Alpay, bunun gece boyunca oluşan ağızdaki asitlerin giderilmesi açısından yararlı olacağına işaret etti.

Dişler için faydalı 4 besin

Diş ve dişetleri hastalıkları asla küçümsenmemesi gereken hastalıklardır. Çünkü doğrudan diyabet, kalp ve damar hastalıklarının ilerlemesiyle bağlantılıdır. Bu nedenle dişlerimizin bakımını çok iyi yapmakla kalmamalı, sağlıklı dişlere sahip olmak için beslenmemize de dikkat etmeliyiz.

Oyukları peynirle engelleyin: Peynir dişlerinizde oyukların oluşmasını engeller. İçeriğinde bulunan kalsiyum, fosfor ve protein gibi maddeler dişlerde plak oluşumunu ortadan kaldırırken, oyukların da oluşmasını önlemiş olur. Şekerli bir şey yedikten sonra ağzınıza atacağınız büyük bir dilim peynir, şekerin dişlerinize olan negatif etkisini de yok eder. Peynir ayrıca diş minesi için de faydalıdır; dolayısıyla kuvvetli dişlere sahip olmanızı sağlar.

Diş doktoru korkusunu nasıl yeneriz?

Prof. Dr. Toygar, yaptığı açıklamada, fakülte olarak özellikle çocuklarda sağlıklı diş bilincini oluşturmak için eğitim faaliyetleri gerçekleştirdiklerini anlattı.

Bu eğitimleri büyüklere de uygulayacaklarını kaydeden Prof. Dr. Toygar, diş sağlığının küçük yaşlarda kazanılması gereken bir şey olduğunu, bu nedenle özellikle küçük yaştakilere sağlıklı dişlerin önemini anlattıklarını kaydetti.

Diş fırçalamak hayat kurtarıyor

İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre, ağız ve diş sağlığına dikkat etmeyenlerde kalp krizi riskinin, dişlerini günde iki kez fırçalayanlara oranla yüzde 70 fazla olduğu ortaya çıktı.

Kalp rahatsızlığı ile dişeti hastalıkları arasındaki ilişkiyi incelemeye yönelik ilgi son 20 yılda önemli artış gösterirken, Londra Üniversitesi Koleji'nde yapılan ve British Medical Journal dergisinde yayınlanan son araştırmada, hekimler günlük diş fırçalama sayısının, kalp hastalığına yakalanma riski konusunda bir etkisi olup olmadığını göstermek istediler.

Robot ile diş ekimi (implant) yapılacak

Diş tedavisinde robot teknolojisi olarak adlandırılan 'Cerrahi Yönlendirme Sistemi' artık Türkiye'de. Yeni teknoloji, implant (diş ekme) tedavisinde karşılaşılan başarısız sonuçlar ve sinir zedelenmelerini ortadan kaldırıyor. Tıp alanında navigasyon sistemi olarak ifade edilen 'Cerrahi Yönlendirme Sistemi' diş tedavisindeki tüm diş ağız çene bilgilerini doktora iletiyor. İmplantın yapılacağı en uygun yeri dedektör gibi tespit ederek doktora yol gösteriyor. Sistem, tedavi sırasında tespit ettiği yerden kayma olursa doktoru uyarıyor.

3 AŞAMADA SORUNSUZ TEDAVİ

Süt Dişlerinin Bakımı

Süt dişlerinin bakımı sağlık için olduğu kadar, ileriki yaşlardaki diş bakım disiplin için de önem taşıyor. Diş Hekimi Gülbin Kayalıbay, inci dişlerinin sağlığını açıklıyor.

İlk olarak çocuğunuz, süt dişleri çıktığı günden itibaren fırçalamaya başlasın. Altı ayda bir diş hekimine kontrole götürün. Hatta bu dönemde çocuğunuzu şeker ve çikolatadan mümkün olduğu kadar uzak tutmanızda yarar var.

Genelde çocuklarda süt dişleri 6 aylıkken çıkar ve 3 yaşına kadar tüm dişler tamamlanmış olur. 3 ve 6 yaş arasında ise sadece ağızda süt dişleri bulunduğu için çocuğunuzun dişlerinin iyi fırçalanması gerekir. Fırçalama için en iyi zaman, sabah kahvaltıdan ve akşam yemekten hemen sonradır. Fırçaya pirinç tanesi büyüklüğünde çocuk diş macunu koyun ve su ile ıslatmadan dişlerini fırçalatın.

Diş eti kanamalarını ihmal etmeyin!

Sağlıklı dişetinin, pembe renkli ve düzgün hatlı olduğunu belirten uzmanlar, "Sağlıklı diş; fırçalarken ve yemek yerken kanamaz" uyarısında bulunuyor.

Bursa Sağlık Müdürlüğü Ağız ve Diş Sağlığı Şube Müdürü Diş Hekimi Nagihan Bedir, diş etlerinin şiş, parlak kırmızı ve fırçalarken kanaması durumunda o kişide dişeti hastalığı olabileceğini söyledi.

Diş Sayısı Kalp Krizinin Habercisi

İsveç'te 7.674 kişi üzerinde bir araştırma yapıldı. Yapılan araştırmaya göre ağzındaki 10 dişini kaybetmiş bir kişinin kalp hastalığından ölme riski, aynı yaşta ve cinsiyetteki 25’ten fazla dişe sahip bir kişiye göre 7 kat daha fazla.

Araştırmaya göre ağız ve diş çevresindeki iltihaplar dolaşım sistemiyle tüm vücuda yayılıyor. Bu da kalp krizine neden olabilen kronik iltihaplanmalara yol açıyor.

Işıl ışıl gülümsemenin sırları

Gülüş tasarımı diş estetiğinde son yıllarda öne çıkan bir kavram. Kimi yumuşak gülüşünü çekici bir gülümseme ile değiştirmek istiyor, kimileri ise “entellektüel bir gülüşe sahip olmayı tercih ederim” diyor. Ancak gülüş tasarımında en başarılı sonuç, yüzyıllar öncesinden tüm göze hoş gelen objelerin üzerinde varlığı kanıtlamış en yeni yöntem “altın oran” ile elde ediliyor.

Dr. Dt. Ezel Yıldız Elmas gülüş tasarımı hakkında bilgi verdi.

DNA Molekülünde Dahi Altın Oran Gizli

Diş Gıcırdatmanın Sebebi

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Çiğdem Küçükeşmen, gece uyurken dişlerin gıcırdatılması ve çene sıkma olayının temelinde psikolojik sorunların yattığını söyledi.

Küçükeşmen, yaptığı açıklamada, gece uykuda diş gıcırdatma veya diş sıkma sorunun temelinde psikolojik etkenlerin etkin rol oynadığını belirterek, şunları söyledi:

Stres çeneye ve dişlere zarar veriyor

Ege Üniversitesi (EÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Nurselen Toygar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, birçok rahatsızlığın ana nedeni olarak bilinen stresin çeneye ve dişlere de zarar verdiğini anlattı.

Prof. Dr. Toygar, stresli gün geçiren kişinin uyurken bilinçsizce dişlerini sıktığını, bunun da hem dişlere hem de vücudunun diğer bölgelerine zarar verdiğini ifade etti.

Birçok kişide stresin yöneldiği ilk yerin çiğneme kasları olduğunu, gün içerisinde çenenin sıkılabildiğini ancak bu durumun gece uykuda daha sık yaşandığını anlatan Toygar, şöyle konuştu: