Yüksek tansiyonda beslenme şekli önemli

Kan basıncının kontrolünde doktor ziyaretleri, ilaç tedavisi ve beslenme şekli önemli.



Çalışmalar, bazı bitkisel takviyelerin, yüksek tansiyonun tedavisini desteklediğini gösteriyor

Yüksek tansiyon (hipertansiyon), damar içi basıncın artmasına bağlı olarak gelişiyor. Amerika’da bir milyondan fazla kişi, her yıl kardiyovasküler hastalıklar yüzünden hayatını kaybediyor. Ülkemizdeki duruma bakacak olursak, 2003’te yapılan Türk Hipertansiyon Prevalans Çalışması’nı referans olarak kabul edebiliriz.

Bu araştırma sonuçlarına göre;

* Türkiye’de, 18 yaş üzeri yetişkinlerde, hipertansiyon görülme sıklığı yaklaşık yüzde 31.8.
* Kadınlarda bu oran, yüzde 36.1, erkeklerdeyse yüzde 27.5.
* Yetişkin her üç kişiden biri yani ortalama 15 milyon kişi hipertansiyon hastası.
Yüksek tansiyona iyi geldiği belirlenen bazı bitkisel takviyelere göz atalım:


Balık yağı: Anti-inflamasyon özellikli omega-3 kaynağı olduğu için beslenme desteği olarak sıklıkla kullanılıyor. Kalp-damar hastalıkları üzerinde olumlu etkileri var. Bu sonuçları, kolesterolü düşürücü ve kalp ritmini düzenleyici etkisiyle gösteriyor. HDL/LDL dengesini düzenleyerek kandaki trigliseritleri düşürüyor. Araştırmacılar, omega-3’ün hipertansiyon üzerinde de iyileştirici etkiler gösterdiğine dair çalışmalar sunuyor. Omega-3’ün en iyi kaynaklarından balığı, haftada iki kez sofranızdan eksik etmemeye özen gösterin.

Sarımsak: Çeşitli sülfür bileşikleri, pek çok aminoasit, germanyum, selenyum, kalsiyum, bakır, demir, potasyum, magnezyum ve çinko gibi minerallerin yanında, A, B, C vitaminlerini içeriyor. Sarımsaktaki anti-hipertansif etkinin, bileşimindeki germanyum ve selenyumdan ileri geldiği bildiriliyor. Hipertansiyon kontrolünde günde bir diş sarımsağın rendelenmiş olarak alınması öneriliyor.

Magnezyum: Araştırmalar, magnezyum bakımından zengin bir diyetin, hipertansiyon riskini azaltabileceğini ortaya koyuyor. Kalsiyum, kasın kontraksiyonunu uyarıyor ancak yüksek kan basıncına sahip bireylerin kaslarında kalsiyum birikimi oluyor, bu nedenle kalsiyum kanalını bloke etmek için tedavi gerekiyor. Magnezyum, kalsiyum kanalını bloke eden doğal bir mineral. Bu yönden kalsiyumla magnezyum arasında etkileşim var. Magnezyum kalsiyumla ters etki göstererek kasların dinlenmesinde etkin rol oynuyor.

Koenzim Q10: Vücudumuzda üretilen koenzim Q10, enerji üretimine yardım ederek bir anti-oksidan olarak çalışıyor. Özellikle kalp hücrelerinde bol bulunuyor ve kalbin sağlıklı çalışmasında rol oynuyor. Kasların kontraksiyonunda da etkili. Çalışmalarda, kardiyovasküler hastalıkları olan kişilerde, düzeyinin düşük olduğunu gösteriyor. Tansiyonun dengelenmesinde ve kan basıncının düşürülmesinde etkili ancak konuyla ilgili araştırmalar devam ediyor.

Folik asit: Folik asit bakımından yetersiz beslenen bireylerin kan homosistein düzeyinin yüksek olduğu, bunun da koroner kalp hastalığı ve hipertansiyon için risk oluşturduğu bildiriliyor. Folik asit, arter duvarlarına etki ettiği için hipertansiyonda kullanımı oldukça etkin. Homosistein seviyelerini düşürmek için folik asit genellikle B6 veya B12 vitaminiyle birlikte öneriliyor. Çeşitli çalışmalar, günde en az 1000 mg. folik asit alan kadınlarda hipertansiyon oluşma riskinin, günde 200 mg. az folik asit alan kadınlara oranla yarı yarıya olduğunu gösteriyor.

Alıç: Şifalı bitkiler arasında kabul edilen alıç, yüzyıllardır kalp hastalıklarının tedavisi için kullanılıyor. Alıç, anti-inflamatuar etkisiyle hipertansiyon tedavisinde oldukça etkili. Hipertansiyonda, damar duvarlarında inflamasyon oluşabiliyor. Bunun anlamı, kan damarların daralması. Alıç, daralan bu damarların açılmasına yardımcı oluyor.

Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, bu öneriler ilaç tedavisi yerine geçmez, bu nedenle mutlaka hekiminize danışıp kullanmaya özen gösterin.